23 Ocak 2009

Kürklü Merkür // Mercury Fur


Sanat anlayışı Babylon ve Parkorman konserleri ve kahvaltıdan sonra İstanbul Modern sergilerinden ibaret olan ben, aylardır niyetlendiğim şeyi sonunda başardım ve Kürklü Merkür'ü izledim.

"Futuristik bir masal" diye tanımlanmış bu oyun, bildiğim duyduğum bütün tiyatro kalıplarını yıktı. Etkiledi, sarstı, rahatsız etti, büyüledi. Bundan sonra "Parti zamanı!!" cümlesini duyduğumda irkilmemem imkansız.

Konusuna gelince, uyuşturucu etkileri gösteren "kelebek" ticareti yapan bir kaç adam,üst düzey yöneticilerinin sapkın fantazilerini gerçekleştiren partiler düzenlemektedirler. Fantazide kullanılacak kişi de "parti hediyesi" olarak adlandırılmaktadır.

Bir şirketin üst düzey yöneticisinin, bir oğlan çocuğuna tecavüz edeceği ve sonunda onu vahşice öldüreceği partinin hazırlıkları ile oyun başlıyor. Sahnede abi- kardeşi canlandıran Rıza Kocaoğlu ile Serkan Altunorak'ı görüyoruz. Oyun şak diye başlıyor. Birbirlerinin boğazına sarılıp küfretmeleriyle. Küfürler de şiddet de oyun boyunca sürüyor. "Küfürlü oyun yenilikçiyiz biz" yapaylığından eser yok, gerçeklik had safada! Slip bir don ile yatan "parti hediyesi"ne de, çok masumca "Hadi 31 çekelim mi?" diye soran Nez'e de, Lola diye bahsedilen kişinin erkek çıkmasına da, elini pantolonun içine sokmuş kendini sertleştirmeye çalışan yöneticiye de, küfürlere de, şiddete de hazırlayın kendinizi. Bu muhtemelen izleyeceğiniz en sarsıcı oyun!


Rıza Kocaoğlu ile Serkan Altunorak oyunculuklarıyla, hızlı replikleri tökezlemeden şaşmadan nefes molası vermeden söyleyebilmeleriyle, Engin Altan Düzyatan da vücuduyla ve kasığındaki dövmeyle beni büyüledi. (Oyundan kopup adamın kasıklarına ve dövmesine kilitlenen sadece ben değilmişim, şimdi oyun hakkında yazılan yorumları okurken anladım ve rahatladım.) Sadece bu oyuncular değil, hepsi inanılmaz bir performans sergiliyor. "Şu o role oturmamış, şöyle biri olsa daha iyi olurdu. Böyle oynasa iyi olurdu." şeklinde eleştirilebilecek hiç bir şey yok. Hepsini coşkuyla alkışladık oyun bitiminde.

Benim satırlarca anlatmak istediklerimi bir kaç cümlede özetleyenler de olmuş:

sizi iki saatlik bir cehennem yolculuğuna çıkarıp, oradan yara almadan çıkmanıza izin vermeyen; fazasıyla yara almış karakterlerin elinden zorla tutturup sizi onlarla yol almaya zorlayan; bittiğinde bitmeyen oyun...
mısır apartmanı 'ndan çıkıp hayatlarınıza dağılırken yanınızda götürdüğünüz, arkanızda bırakamadığınız oyun...

(kaktus, 02.12.2007 15:38 ~ 15.12.2007 00:11) -- eksisozLuk



http://www.go-dot.org/







Hiç yorum yok:

Pinterest'im

Instagram'ım