04 Eylül 2009

Take both pills, fuck the Matrix! Let's go to Bosphorus!! =)


Sabaha karşı uyumuş olmama ve üstelik de aynı anda ağrı kesici, antibiyotik ve öksürük ilacı kullanacak kadar hasta olmama rağmen güne oldukça erken bir saatte başladım. Yapılacak işler, içime sinen güzel planlar oldu mu; hiç önemli değil uykusuzluk hastalık filan. Turp gibi, iki dirhem bir çekirdek giyinmiş olarak bütün enerjimle hazır oluveriyorum.

Yukarıdaki fotoğraf sabah ne yaptığımı şahane bir biçimde özetliyor: Elimde haplarım, elimin altında teklif maili yollamam gereken oteller listesi ve tabii ki tıka basa jazz ve lounge müzik dolu çalışma ve yazma saatlerimin vazgeçilmez eşlikçisi i-podum...

Misafirim vardı; Kadıköy'de Mango ve Mudo Outlet ile başlayan, Taksim'de Balık Pazarı'ndaki Mercan'da buz gibi bir biranın yanında kokoreç/ midye mideye indirerek devam eden, pasajlar gezildikten sonra Leb-i Derya'da püfürtülü bir kahve molası verilen bir gün oldu.

Öğleden sonra annem ve babamla balık keyfi yapmak için Üsküdar'a geçtim. Aslında hiç sevmediğim semtlerden biridir Üsküdar. Türbanlı bolluğu yüzünden huzursuz hissederim kendimi orada. Ama bugün nedense çok hoşuma gitti, huzur doldum Kanlıca'ya Üsküdar üzerinden giderken.

Yukarıdaki resimdeki de annem. Kendisinin fotoğrafları genelde ciddi haberlerin yanında yer alır, bu klişeyi de bu blog ile aşalım. Sağlık ve yönetim kurulu gibi kelimeler içermeyen bir yerlerde de boy göstersin : ))

Mekan da leziz mezeleri ve müthiş lokasyonu ile Suna'nın Yeri... Bugünkü post gerçek bir post olamıyor; çünkü çoook keyifli bir gün geçirmiş olmama rağmen, sadece bildiğim yerlere gidip, daha önce haklarında yazılar yazdığım şeyleri yaptım. O yüzden bugünkü bu içeriksiz post için özür dileyip, sizi ŞURAYA alayım...

Günün şarkısına geLirsek;

Yazın son demlerini yaşarken, "Yaz bitmeden gel" diye başlayan; "Doya doya seviş benimle hadi /Açık saçık konuş benimle hadi /Buram buram yaseminler tüterken / Alev alev tutuş benimle hadi" diye insanı fena halde gaza getiren şarkı buraya cuuuuk oturur. Bugün boğaza karşı akşam yemeğimi yerken kafamın içinde dönüp dolaşan melodi sadece buydu:





Benim asıl favorim bu şarkının akustik versiyonu. Onu dinlemek için buraya tık tık!

5 yorum:

Bugra dedi ki...

Önceki yazılara bakamadım daha.. Ama $u otel konusunda, ne için aradığını söylersen yardımcı olabilirim sanırım.. Bildiğim birkaç otel var, uygun bir fiyat alabiliriz belki.. Pek tabii oda istiyorsanız :)

Ayrıca, $a$tım kaldım.. Nasılda benziyorsun Anne'ye :)

Mutluluklar kocaman !

gRanGe dedi ki...

pek sevgiLi aLEv hanımı ''yok artık karşılaşmalaRı'' konusunda uyar ; anne alakasız bi yeRde adamın biri seni çevirip alev hanım diyiverirse sakın şaşırma ve aaa naber sinan demesini söyLe =)

zillosh dedi ki...

@ bugra: maiLe geçtik, burayı otel konusunda pas geçiyorum : )

@ grange: hahahhah başkası olsa "yok artık daha neler!" diyeceğim bu durumun söz konusu kişi senken gayeet olası olduğundan eminim, gerekli uyarıları derhal yapmalıyım! =)

Pinor Çen dedi ki...

Çok geçmiş olsun =)))

Söylemeden geçemeyeceğim; bileziklerine bittim!!! Nerden buldun onlarıı???

zillosh dedi ki...

bir zamanlar koleksiyon yapıyordum janm gittiğim her şehirden ve katıldığım her türlü organizasyonsal etkinlikten topluyordum onları. sonra ben toplamayı bıraktım, arkadaşlarım beğendiklerini arakladı; geriye bunlar kaLdı =)

Pinterest'im

Instagram'ım