04 Ekim 2009

Dear Penis bu blog neden aksıyor?

Fotoğraf makinem gereğinden fazla fevri davranmaya; canı isteyince açılmaya, canı istemeyince çalışmamaya başlayınca, kendisiyle daha fazla inatlaşmadan garanti belgesiyle birlikte Teknosa'ya havale ettim olayı. O yüzden deli gibi göbek attığım Balkan Festivali'nden de, cuma gecesi bana pişirilen lezizzzzzzzzz yemekten de, tünelde keşfettiğimiz ara bir sokaktaki minicik ama kendisi de müşterisi de inanılmaz keyifli olan mekandan da fotoğraflar eşliğinde bahsedemiyorum burada.

Aşağıdaki fotoğraf deviantart'tan Look out for the turtle (by margeritta).



Bu altı aylık dönem için aklımda yapılması gereken iki şey vardı: 1- Hukuk Fakültesinden mezun olmak 2- Mezun olduktan sonra en az 6 ay yurtdışında yaşamamı sağlayacak herhangi bir program bulup (au-pairlikten, hukuk internship'ine kadar her şey olabilirdi) İstanbul'u bir süreliğine terk etmek...

Yani paşa paşa okuluna giden, okul çıkışında eve gelip ders çalışıp, bir türlü okumaya fırsat bulamadığı kitapları okuyan, ayda bir iki konsere giden, bir yandan ALES testi çözen bir hatuna dönüşmem gerekirdi.

Ama mümkün değil! Beynim plan makinesine dönüşüyor, denetim altına alamıyorum onu. ESN-office'teki AGM 2010 için çalışmalarımız çok keyifli gidiyor. Çok yakında bizim tekila eşliğinde yapılan toplantılarımızı, aramızdaki geyikleri anlatan bir blog açacağım zaten. Yapılan ciddice işlerin perde arkasındaki kahkahaları paylaşmak için.

Bugün şakır şakır yağmur yağıyor gerçi ama geçen hafta boyunca hava eve girilmeyecek kadar şahaneydi. Yazı yazabilmem için evde tek başıma olmam ve sıkılmam gerekiyor. Haliyle blogun da içinde bulunduğu bütün yazısal işler ben sokaklarda sürtünce aksıyor.

Bu blog zorunlu olarak yaptığım bir şey değil, bir ay hiçbir şey yazmasam da problem olmaz. Ama içime sinmiyor. Çünkü bir şeyler yazmadığımda "yeni bir şey keşfetmemişim" gibime geliyor.

Günün şarkısı da çok gırgır çok eğlenceli: Dear Penis!



Share/Bookmark

Hiç yorum yok:

Pinterest'im

Instagram'ım