16 Aralık 2009

teux deux!


Blog aksıyor farkındayım; ama diğer işlerin yolunda gitmesi için bazen buradan fedakarlık etmem gerekiyor. Bugün okula gittim, final sınavlarımın başlamasına 15 günden az kaldığını fark ettim, oradan çıkıp ajansın yolunu tuttum oradan almam gereken bir CD'yi aldım, kütüphaneden ödünç aldığım kitabı iade etmeye gittim. Gitmişken de ilk sınavım olan Ceza Usul Hukuku hakkında bir kitap kapıverdim. Haftada en az bir kere kitap almak ve iade etmek için kütüphaneye gittiğimden görevlilerle, birlikte loto dolduracak kadar bir aşinalık oluşmuştu zaten.

Bu gün işlemimi yaparken, "İnanın bu kütühaneden en çok yararlananlardan biri sizsiniz." dedi adam. Cihangir'de yaşarken de oldukça çok kitap okuyan biriydim; ama bir de Kozyatağı'nda yaşayınca her gün ekstradan bir saatlik okuma dilimi oluşunca gerçekten bir ayda okuduğum kitap sayısı da artış gösterdi. O yüzden buna şaşırmadım.

"Hep aynı bölümlerden kitap alıyorsunuz; ama bu bölümler birbiriyle çok bağlantılı değil. Hukuk, reklam ve edebiyat. Ne okuyorsunuz acaba?" diye sordu. Gerçekten de sürekli üç kitap alıyorum, sınavlara çalışmak veya ödev yapmak için hukuk kitabı, yolda veya geceleri okumak için roman ve yeni adım attığım alanı keşfetmek için reklam ve pazarlama kitapları. "Hukuk fakültesinde okuyan, romanları seven bir reklamcıyım." diye cevap verdim. Pek de sevdim bu cevabı. Umarım gelecekte "Hukuk fakültesi mezunu, roman yazmış bir reklamcı" olarak bahsedebilirim kendimden. : )

Sürekli koşturuyorum; ama sanırım bu koşturup durmam çok işim olmasından ziyade, iyi organize olamamamdan kaynaklanıyor. Ertesi günü çok dolu bir gecede oturup film izliyorum mesela, halbuki ertesi günkü işlerden birini yapsam ertesi gün "koşturmalı" değil, "tatlı yoğunlukta" bir gün olacak.

Evet şu anda hukuk okuyorum, YoungGuns ekibinin bir parçasıyım, bir kaç yerde yazılar yazıyorum, AGM'de gönüllüyüm, aynı zamanda gezip tozuyorum, yani bir çok işte elim var; ama bunların altından organize olarak değil, az uyuyan ve enerjik bir yapıda olmam sayesinde kalkabiliyorum. Organize olmayı, zamanımı daha güzel kullanmayı öğrenmem şart ve şu andaki doluluğum bunu öğrenip organize olabilmem için süper uygun...

Ayrıca süper bir site keşfettim (daha doğrusu ben keşfetmedim, Cem'e çok teşekkür) saatli ajandalardan ziyade "yapılacak işler" listelerine ihtiyaç duyuyorsanız; çok basit ve işlevsel bir site: Teux Deux (to-do'nun fransız esintilisi) Yapılacak işlerinizi listeliyorsunuz, bitince de üzerini tıklıyorsunuz, bir çizgi çekiveriyorsunuz üzerine. Günlerin alt kısmında da "someday" diye, hep ertelenen bir türlü yapılamayan işleri listelemek için bir alanınız var.

Yıllar sonra yeniden Requiem for a dream'i izledim. İlkinde olduğu kadar etkilendim yine. Eroin kullanan gençler ile zayıflamak için bir doktora giden ve doktorun "uyarıcı hap"lar vermesi üzerine uyuşturucu bağımlısı olan bir annenin hikayesi. Herkes izlemeli ve hatta bence bazı filmler okullarda ders olarak gösterilmeli. Bu film de o listede mutlaka ve mutlaka yer almalı.

Ot, kokain ve eroin arasındaki farkı bile bilmeyen ebeveynlerin, pek bilmiş havalarda çocukları karşısına alıp "Aman çocuğum bak bir kullandın mı bunların müptelası olursun. Kendini şöyle hissedersin böyle olur" diye başlayan uyuşturucu öğütleri vermek yerine, çocuğa bu filmin DVD'sini hediyesi etmesi 10 kat daha etkili olacaktır.


Ayrıca çok alakasız dip not: Şu anda pek çok insanla yapılmış bir çok soru-cevap videoları izliyorum. Önemli kısımlarını bir kenara not ediyorum ve baktığımda bunlar hep 22. veya 23. saniyede söylenenler... Çok hoşuma gitti bu tespit: Bir kaç istisna hariç herkesin konunun özüne gelmesi tam 20 saniye sürüyor.

Share/Bookmark

3 yorum:

Evren - Sahne dedi ki...

Dipnotun için teşekkürler :) Gerçekten de öyle.

oksimoron dedi ki...

ne güzel anlatmışsın, bana resmen motive oldun. hep böyle koşuşturman olsun, hiç sıkılmadan keyif alarak gelsin herbişeylerin. vallahi beni uyandırdın. çok sağolxx

p.s. bu filmi izlediğimin ertesi günü, sara-kızıl saçlı bayana çok benzeyen bir kadına rastlamıştım, tırsdığımı çok iyi hatırlıyorum :S

zillosh dedi ki...

@evren: ne kadar hos!!! dip notumun aslında onemsiz olmadığını kesfetmek ve kesfimi dogrulatmak.. asil ben tesekkur ederim.

@ oksimoron: iste buna bayılıyorum!!! bir kiside bile bir seyler izleme / okuma, bir yerlere gitme, bir seyleri kesfetme, bir seyler yapma istegi uyandırabiliyorsam bu bana gercekten enerji ve motivasyon olarak geri donuyor! sarı-kızıl saçlı kadınlardan uzak bol enerjili günler diliyorum =)

Pinterest'im

Instagram'ım