19 Ocak 2010

Kültürel Rezillik










İstanbul'un 2010'da Avrupa Kültür Başkenti olacağını öğrendiğimde oturup araştırmıştım neymiş bu kültür başkenti olayı diye. 2010 yılında üç şehrin birden kültür başkenti olduğunu öğrendiğimde bozulmuştum. Hem üç tane birden başkent olmazdı, hem de İstanbul Pecs ve Essen'e eşlik etmeye layık değildi.

İstanbul diyoruz, iki tane kıtayı birleştiren tek şehir, kocaman imparatorluklara ev sahipliği yapmış, bütün olumsuzluklarına rağmen hala oldukça büyüleyici. Pecs? Adını bile daha önce duymadığım küçücük bir şehir. Essen? Yarım milyon nüfusuyla, kömür ve çeliğinden başka matah bir tarafı yok. Şimdi eğer bunlar Avrupa Kültür Başkenti ise, İstanbul'un onlara eşlik ediyor olması yüceltme sayılamazdı.

Sibiu diye bir şehir biliyor musunuz? Peki ya Stavenger? Büyük ihtimalle hayır; ama bunlar İstanbul'dan çok daha önceki yıllarda Avrupa Kültür Başkenti olmuşlar.

İşin sevinilecek tek tarafı alınacak bütçe ve bu bütçe sayesinde kültür sanat etkinliklerine doyacak olmamızdı. İstanbul'un tanıtımı konusunda önemli rol oynayabilecek projelere, AKB ajansından red geldikçe, “Bu işte bir iş var ama...” diyorduk demesine de ne olduğunu anlamıyorduk. Çok geçmeden ajansın “kültür”den ziyade “yolsuzluk”la alakalı olduğu ortaya çıktı.

Başta camiiler olmak üzere diğer İslami dini mekanlara para yatırmanın en iyi yolu olup çıkmıştı bu “Avrupa Kültür Başkenti” hikayesi. İki camiye 4 milyon 550 bin TL’lik halı almak, ABD’de Fethullah Gülen destekli Chicago Türk Amerikan Topluluğu’nun yapacağı Türk Dünyası Festivali’ne bronz sponsor olmak ajansın yaptığı “kültürel” faaliyetlerdi.

Ne kadar doğrudur bilemem; ama MTV Music Awards 2010'u Türkiye'de yapmanın da reddedilen projelerden biri olduğu konuşuluyor. Türkiye'ye en iyi turisti getirecek yolu kapatıp, onun yerine camiiye halı alan bir ajansın yapacağı organizasyondan zaten umudum yoktu.

Yine de cumartesi sabahı uyanıp da Google Türkiye'nin klasik Google logosunu İstanbul olarak değiştirme jesti karşısında şevkim yerine geldi.


Keşke ummadık taş baş yarsaydı ve beni utandıracak kadar iyi bir açılış yapılsaydı.
İki-üç gün öncesine kadar eylül havaları hüküm sürerken, tam da dondurucu soğuk ve yağmur olan bir günde açılış yapılması zaten ilk fiyasko oldu.

Bir inşaata başlanırken bile aylar sonrasının meteoroloji raporu alınırken, koca bir organizasyon bunu atlamış olamazdı herhalde. Buna beklenmeyen bir soğuk hava dalgası desek bile normalde 24:00'e kadar çalışan metronun bir aylık sinyalizasyon çalışması sebebiyle 22:00'de kapanmasına ne demeli?

Tarkan konseri düzenlemişsin, meydanı trafiğe kapatmışsın, dondurucu soğuğa rağmen oraya geleni de iyice rezil etmek için metro ulaşımını da yok etmişsin. Alkış! Bu insanların meydandan metrobüse ve tramvaya ulaşabilmek için bile o metroya ihtiyacı var. Değil 22:00'de kapatmak, çalışmaya ara verdir, sabaha kadar açık tut.

8 milyon TL harcanan bir organizasyonun bu kadar başarısız ve amatör olmasını sağlayabilmek gerçekten yetenek (!) olsa gerek. 8 milyon TL diyoruz! Açık hava sobaları kurdur, metro çalışmasını ona göre organize et, yağmur ihtimaline karşı devasa birer çadır kondur meydanlara... Yok, bunların yerine görkemli havai fişeklerle kandırıldık topluca.

Kültür Başkenti hepimize hayırlı olsun!

Havai fişekleri beklerken...

Donarken... Fotoğrafta donup atkısını kafasına sarmış gölge benim evet!

Fotoğraflar için Chris Topher'a teşekkür : )

Share/Bookmark

2 yorum:

Pilli-Cadi dedi ki...

Su sikintili ders calisma arasinda Istanbul'un Essen'le ayni kefeye konmasi bütün moralimi yeniden sifirladi. Yuh artik ya yuh. O kücücük köy kadar boktan sehir istanbul'la ayni yil ayni ödülü nasil alabilir. Ödül almasi bile sacma iki üc kiliseden baska kültürlük bir olay yok zaten sehirde.

zillosh dedi ki...

Bizden başka da kızan yok sanırım cadıcım... bosversek mi napsak biz de bilemedim ki!

Pinterest'im

Instagram'ım