18 Nisan 2010

Planlanmış keyif? Hata kodu: 806544


Benim için keyfi şeylerin planı programı olmaz. O zaman ödev görev gibi gelir bana. İş ile ilgili konularda saat ve dakiklik önemlidir, "İllallah ajandam"da bunların hepsi unutulmamam için mutlaka kayıtlıdır. Konser gibi her zaman olamayacak ve yapılamayacak şeyler için de geçerlidir bu. Ama sinemaya gitmek, buluşup kahve içmek, sahilde kahvaltı etmek, alışverişe çıkmak gibi her zaman yapılabilecek şeyler için plan yapılmasını ve üstelik de bu plana sanki iş toplantısıymış gibi uyma inadını sevmiyorum ben.

Belki o anda canım kahve içip çene çalmak istemiyor, yatakta bir saat daha amaçsız uzanıp mıncıklaşmak bana daha çok keyif verecek. Önemli olan keyif almak değil mi?

Başkalarına göre büyük ve önemli olan şeylere hiç takılmam; ama "keyif" ve "eğlencenin" hakkı verilmediğinde acayip sinirleniyorum. Öyle böyle değil. Normal bile değil.

Son derece eğlenceli bir gecenin sonunda "Oh gecenin dibine vurduk walla." demek yerine, "Yine gündüzün yarısını geceden yemiş olduk. Haftaya başka bir şey yapalım." denildiğinde geriliyorum ben. Karşımdakinin niyetinin olumsuz bir dalga yaymak olmadığını, sadece değişik bir şeyler de yapmak istediğini bilmesem küfredip kalkıp giderim. Karşımdaki de ne olup bittiğini anlamaz. Açıklamaya çalıştığımda "Bu mu bütün mesele?" diye şaşırır.

Aynı şey öğlene kadar tatlı tatlı uyunduktan sonra, "Çok zaman kaybettik." diye huzursuz olanlar için de geçerli. Hani 12 saat uyumuş olursun da zaman kaybetmiş hissedersin kendini anlarım. Yahu sabah 6da yatarsan 1'de uyandığında zaman kaybetmiş olmuyorsun ki. Geceki eğlencen yüzünden sabahki keyfin azıcık kısalmış oluyor. Kayıp yok, değiş tokuş var.

Bana göre keyif almak için yapılacak şeyler spontane gelişmeli. "Hadi çok uyuduk kalkalım artık. Ne yapsak?" diye düşünülmeli, canın istedikleri dinlenmeli. Ha arkadaşların dahil olmasına gelirsek, herkese haber uçurulur, müsait olan canı isteyen gelir. Gelemeyenle de başka bir zamanda kesişilir.

Ben böyleyim. Plan gerektirmeyen bir konuda plan yapılması bana uymuyor. Eh karşımdaki adam da plan insanı. Ne olacak?

Yani o adama planın şahane olduğunu, aslında katılmamak için de bir engelin bulunmadığını; ama şu anda resmen "görev" kılığına büründüğü için keyfimin isteyeceği herhangi bir başka şeyi _bu şey evde oturmak bile olsa_ tercih edeceğimi açıklayabilir miyim? Beni ne kadar anlayabilir? Açıklasam ve anlasa bile ne değişir?

Sadece biz değiliz tabii. İilişki sürdürmeye çalışan bütün insanların birbirine zıt bir sürü alışkanlığı var.

Deniz Goran'ın romanında "Bir ilişkiyi yürütmek bu gezegende yapılabilecek en zor işlerden biri, özellikle her iki taraf da bireyliklerini kaybetme noktasına gelip teslim olmaya isteksizlerse." diye bir cümle vardı.

"Ee öyleyse ne yapacağız?"

Bazen bir takıya kilitlenirim, alışkanlık gibi olur. Ama bazen bir kıyafete hiç hiç yakışmaz, çıkartmak zorunda kalırım. Yerine başka bir takı takmam veya tamamen boş bırakıp elbisenin egemenliğini kabullenmem gerekir.

Sanırım ilişkilerde de böyle olmalı. Bazen pek sevgili takımızı elbisemize uymadığı için çıkarttığımız gibi, o elbiseyi giymeyi istiyorsak (yani bazı konularda gerçekten farklı olduğumuz adamla birlikte olmak istiyorsak) arada sırada sevgili takımızdan (= alışkanlıklarımızdan) vazgeçmemiz gerekiyor.

Asıl soru şu: Bir ilişkinin seni değiştirmesine izin vermeli misin? Vermemeli misin?
Uyum sağlamak ile değişmek arasındaki ince kıvamı nasıl tutturursun?

Daha da önemlisi bir önceki gecenin fotoğraflarına baktığında adamın yanında bütün yüz kasların kasılacak ve hatta çirkinleşecek kadar çok güldüğünü yani gerçekten mutlu olduğunu somut somut gördüğünde, sırf dizginleyemediğin huyların yüzünden onunla daha çok zaman geçirebilecekken geçirmediğin için vicdan azabı çekmeni ve onu deli gibi özlemiş olmanı nasıl giderirsin?

5 yorum:

hayatımınherrengi dedi ki...

Mr Who? yu merak ettim ben ya. Her yazında o var, ama resmini göremiyoruz. Onu sadece kendine mi saklıyorsun (:

zillosh dedi ki...

Ah kendime saklamayı nasıL istiyorum anlatamam ama yapamıyorum sürekli sokaklardayız =))

ikimiz de online kısımda çok aktifiz ve ilişkimizi bunlardan soyut tutmaya karar verdik. facebooktan bloglardan filan ama işte hayatımda bu kadar çok yer kaplayınca ondan başka bir şey yazamayarak bozuyorum ben bunu!!

deniz dedi ki...

merhaba sitenizi sessiz sessiz takip ediyorum.mutlu olmanız ve tüm kaslarınzla bunu hissetmeniz çok güzel. ben tabii bu satış bloğunuzu da geziyorum ve orda ipekyol çanta ile kırmızı babetleri begendim.hatta bir yorumda yazdım oraya ama cevap alamadım. ipekyol çantaya kesin talibim kullanılmamış olduğu açıkça beyan edildiğinden.

zillosh dedi ki...

merhabalar =))
öncelikle en kocamanından bir teşekkür

ikinci olarak da keşke yorum yerine mail atsaymışsınız... ikisi de kullanıLmamış ürünlerdir. mail adresinizi yazıverin hemen detayları uçurayım size =)

deniz dedi ki...

merhaba
mail adresim denizsen80@yahoo.com
teşekkürler

Pinterest'im

Instagram'ım