31 Mayıs 2010

Yüksek Topuklar


Evet yine bir Murathan Mungan kitabı yalayıp yuttum.
Benim yüksek topuklara olan tutkumu beni tanıyanlar bilir, çok nadiren düz tabanlı ayakkabı giyerim. Murathan Mungan'a olan tutkum zaten aşikar. İkisini bir araya getiren bu romanı ayrı bir sevdim.

Ancak bu kadar ardarda Murathan Mungan okuyunca tekrarlarını yakalamaya başladım. Özellikle de Kadından Kentler ve Yüksek Topuklar arasında... Bu yüzden de Murathan Mungan ile arama biraz mesafe koymaya karar verdim.

Romanın başkahramanları kırklı yaşlara yaklaşmış, iyi para kazanan, hoşça ama hala bekar bir kadın olan Nermin ile kocasıyla evliliğini kurtarmak için tatile giden bir arkadaşının kendisine bıraktığı beş yaşındaki kızı Tuğde. Nermin'in bu kadar senede hala sindiremediği bütün kadın rollerini, bu beş yaşındaki Tuğde çoktan kesip biçip kendine uydurmuş. Romanda, Nermin onunla geçirdiği beş günde, hem kendisinin şimdisi ve geçmişi, hem de çevresinde bambaşka hayatlar yaşayan bir sürü kişinin hayatı hakkında iyice kafa patlatıyor. Hayata dair her şey hakkında şahane çözümlemeler okumak kalıyor bize de.

Murathan Mungan'ın bu kitabı çıktığında o dönem için aşırı sayılabilecek bir reklam kampanyası yapılmıştı hatırlıyorum. Bu gün en sönük kitap için onun beş katı büyüklükte kampanyalar dolanıyor olsa da, o dönem tepki çekmişti. Kitapların "moda" olmasına, hayatının son on senesinde kitap kapağı açmamış insanların o modaya uymak için clutch taşır gibi o kitabı taşımasına en uyuz olanlardan biri olmama rağmen, bu romanın bu yüzden hakkını yememek lazım derim.

Gerçi erkeklerin bu romanı sevmemesi muhtemel. Ama "Kariyer ve özgürlük mü, evlilik ve çocuk mu?" çelişkisi yaşayan, veya yaşama ihtimali olan her kadının ilgisini çekecektir.

Kitaptan pek sevdiklerim:

- Değişen durumlara göre bazen çok iyi, bazen çok kötü bulduğum bir medeni halim var: Bekarım.

- Hayat bazılarına mutsuz olmakla duygusuz olmak arasında bir seçim hakkı tanır, daha fazlasını değil.

- Gecenin sonunda sizin yalnız, onların bir çift olarak eve dönmesinin , sizin yalnız olduğunuz anlamına gelmediğini, çiftlerin yalnızlıklarının daha koyu bir yalnızlık olduğunu bilecek kadar çok çift gördüm ben.

- Tartışmalarda gerçekten kazanan ve kaybeden varsa, bunlar hiçbir zaman sözcükler ya da fikirler değil, hayatlardır. Hayatlar kazanır, hayatlar kaybeder. Lolitalar büyür, erkekler yaşlanır.

- Kimini hayal kırıklığı büyütür, beni de kıskanılmak büyüttü. Takmayacaksın, takarsan daha çok üstüne gelirler. Yürüyüp geçeceksin, hep yürüyüp geçeceksin. Ben öyle yaptım. Hep yürüdüm. Herkesin her şeyi anlamasını bekleyemezsin. Sen yürüyüp gideceksin. Anlayan anlayacak, anlamayan anlamayacak; dünyanın hepsine yetişemezsin ki! Bilirsin ben iyi yürürüm.

- Güçlü kadınlar, erkekleri zayıf kadınlardan daha iyi severler. Sevmek güç gerektirir çünkü. Zayıfların sevmek için bahaneleri, güçlülerinse gerekçeleri vardır. Arkalarında durabilecekleri gerekçeleri. Bahanelerse çabuk değişir.

- Utanma duygusu bir çok kadını gereğinden fazla kısıtlar. Bu yüzden kadınların içi gerçekleştirilmemiş eylemler ve fırsatlarla doludur. Gençliğini gönlünce yaşayamamış her kadının mazisi, birkaç ciltlik hayıflanma tarihi eder. Onlar kendilerini hayıflanmakla zehirlerler. Öldürmeyen zehirler yaşlandırır.

- Çabuk yemek yer, çabuk içki içer, gittiği yerden çabuk sıkılır. Çabuk çabuk yürür, ona yetişmek için hep soluk soluğa kalırsınız. Ağır ağır yaptığı iki şey varmış hayatta: Yazı yazmak ve seks yapmak. Hayatın diğer alanlarında yavaşlamaya değmez.

- Yeryüzünde hiçbir kadın, hiçbir erkeğin kaderini baştan aşağı değiştiremez ama herhangi bir erkek , herhangi bir kadının kaderini baştan aşağı değiştirebilir.

- Gülünç olmaktan korkma, gülünç olmaktan korkmamak, insan olmaya başlamanın ilk adımıdır. Bütün hayatını İngiltere Kraliçesi gibi yaşayamazsın. Azıcık kendine soluk aldır. Biraz sal kendini. Biraz dalgalara bırak. Bakalım o dalgalar seni hangi sahile çıkaracak?

- Beklentisi yüksek kadınların yalnızlığı daha koyu olur. Büyük lafların gölgesinde geçen hayatlar bir daha iflah olmuyor, geçip gittiğiyle kalıyor zaman, aşk, her şey.

3 yorum:

sinem dedi ki...

epey zaman önce okumuştum bu kitabı ve en sevdiklerim arasında! ayrıca şu konuda da kesinlikle katılıyorum : bir kitaba o zamanların modası gözüyle bakmak çok itici geliyor fakat bu kitap gerçekten farklıydı!

EzoNe dedi ki...

Aslında, bütün büyük aşklar gibi birbirimizi terk ettikten çok sonra ayrılabildik...


Çok, çok güzel bir kitaptı. Beğendiklerini okurken altını çizdiğim cümlelere döndüm...

Unknown dedi ki...

slm batuhan ben istanbuldan numaram 0531 880 14 71 ateşli azgın EVLİ BEKAR DUL BAYANLAR arayın tanısalım görüşelim gizlilik içinde buluşalım sınırsız sex yasayalım uzaklık ve yaşınız sorun degil sms watsap lina viber var

Pinterest'im

Instagram'ım