17 Haziran 2010

Joie de vivre*



Bu aralar yine saatte 300km hızla yaşıyorum.
Yapmam gerekenler, yapmayı unutmamam gerekenler ve yapmaya bir türlü fırsat bulamadığım şeylerle kuşatılmış haldeyim bugünlerde.

Pazartesi bol güneşlenmiş, bol keyiflenmiş olarak ayağımın tozuyla İstanbul'a geldiğimden beri koşturuyorum. Tatilin miskinliğini biraz daha sürdürmeye, içinden çıktığım ilişkiden yola çıkarak ilişkiler hakkında ahkam keserek kadın-erkek ilişkilerinden lezzetli bir ısırıkları sürdürmeye, bu aralar okuduğum kitaplardan ve izlediğim filmlerden bahsetmeye ve hayatıma süpriz biçimde giren yepyeni harika insanlardan bahsetmeye bir türlü fırsat bulamadım.

Sürekli bir şeyler oluyor, güncel olanlar inanılmaz bir hızla anıya dönüşüyor, kafam karışıyor, kafam netleşiyor...

Geçenlerde bir arkadaşımla konuşurken "Şu fındıkları da içelim bari artık single'sın madem" dediğinde önce yadırgamış, "single olmayanlarla içki içilmiyor mu?!" diye tepki göstermiştim. "Single olmayan hatunlar çok sıkıcı, hayatımda spontane şeyler isterim ben" diye cevap vermişti. Düşününce ona çok hak vermiştim.

Bir kadının sevgilisi varken, ne kadar spontane olabilir ki? Bir sevgilin varken, başka bir adamla yaramazlık yapamazsın. Yani yaramazlıktan kastım illa cinsel içerikli bir şey değil. Hayal gücü geniş eğlenceli bir adamla birlikteyken sevişmek dışında yapılabilecek milyonlarca çatlak şey bulabilirsin. Oysa ki bir sevgilin varken, ondan başka bir erkekle başbaşa deli gibi içip sabahlara kadar çılgınlar gibi dans bile edemezsin.

Bu gün bir arkadaşım bir laf etti, "Hayatta beni en çok şarj eden şey o özgürlük hissi. Her an her şeyi yapabilecek olma potansiyeli" dedi. Aynen!

Yap- yapma o kadar da fark etmiyor, "yapabilecek olmak" yeterli!

Bu günlerde çok çalışıyor olmama ve yakın bir arkadaşımdan aldığım kötüce bir havadise rağmen, "Her şey geçer, her şey güzel." diyebilmem sanırım bu sayede...

* (fr) = yaşama sevinci / joy of living

Hiç yorum yok:

Pinterest'im

Instagram'ım