02 Ağustos 2010

Ben hiç cuma gecesinin sonunda kendimi Ağva'da bulmadım! Shot shot!


Dalyan'da güneşlendiğimiz bir haftasonu "Önümüzdeki haftasonu da kızkıza Ağva'ya gidelim" demiştik. Konseptimiz bol dedikodu, bol alkol, bol güneş olacaktı. Hesaba katmadığımız şey içimizde kimsenin iyi araba süremediğiydi. O virajlı yollarda bize şöförlük yapması için aramıza tek bir erkek kabul etmeye karar verdik bu yüzden.

Cuma günü iş çıkışı olağan şekilde Taksim'de buluşup, içkimizi içip, sohbetimizi ettik. Küçükbeyoğlu'nda "Helölö" mü ne adı garip bir içki var, yolunuz düşerse mutlaka deneyin. İnce uzun bardakta bir şey getiriyorlar, ağzına peçete yapıştırıp taaak diye masaya vuruyorlar, köpürünce shot yapılıyor. Pek şahane bir kafası var. Hatta çalışanlar kimseye 3 taneden fazla o içkiden vermiyor.

Cuma gecesi biraz saçmaladım, aralar hep kopuk kopuk. Line'a gittim, Line'dan Reina'ya gitmek için çıktım, yanımdaki adama sebepsiz yere kızdım, kalktım karşıya geçtim başka bir arkadaşımla buluştum, Ağva planının son durumu zaten meçhuldu: Nasıl gideceğiz, nerede kalacağız, kim kim olacağız filan hepsi belirsizdi. Çünkü araya cuma gecesi alkol faslı girmişti, bu Ağva fikrini aklımıza sokan hatun bile yalan olmuştu.

İş çıkışında kahvesini içmeye gittiğim arkadaşıma Ağva planından bahsetmiştim, sabaha karşı ben tam takside eve dönüyorken ondan mesaj geldi: "Asmalıdayım heveslendik bari gidelim Ağva'ya. Tek araba gidelim olmadı benim arabayla, içki içmedim bu kadar saat. İki viski sadece." diye.

"Yok sabahın 5'inde ne Ağva'sı? Ben hiç uyumadım. Çantamı hazırlamadım." bıdı bıdı bahane uyduracak bir tip değilim. "Ee, hadi!" dedim ben de büyük bir zevkle. Kızları arıyorum, "Hadi Ağva'ya gidiyoruz!" diye. Kimseyi inandıramadım. "Sezo Ağva yolunda gece vakti %90 kaza oluyor, bir de alkol var. İn o arabadan panik yaptırma zaten kalıcak yer yok :)" mesajları gelirken, ben çoktan Ağva yolu tutmuştum bile.

Tabii o arada bir bomba daha var. Her şeyi ayrı bir cins olan adam bu sefer de kendisine 1998 yılında kapanan mobilet fabrikasının son ürettiği, kıpkırmızı sıfır bir mobilet bulmuş. Binmek için ölüyordum, caddede onunla buluşup sabahın 5'inde bir de o kıpkırmızı mobiletle bir tur attım. Hem çok korkunç, hem de çok eğlenceliydi.


Güneş doğarken, biz geceyi dışarıda geçirmiş, hiç uyumamış üç kişi Ağva yolundaydık. Oksijeni içimize çeke çeke, sohbet ede ede Ağva'ya ulaştık. Merkezde tam derenin kıyısında bir yerde oturup sabah kahvaltımızı ettik.

Çok kalabalık olmayan bir plajda yüzelim istedik, o yüzden kahvaltıdan sonra Kilimli'nin yolunu tuttuk. Ortalık sakindi, apaçilerden arınmış bölgeydi, Miller'ları vardı, şezlongları tam dalgaların geldiği yere koyup orada yatması pek keyifliydi; ama deniz çok dalgalı ve pisti. O yüzden güneşin altında cozurdamayı ve hatta birazcık uyumayı tercih ettik.

İstanbul'dan sabah yola çıkan ekip de Ağva'ya ulaşınca, merkeze inip öğlen yemeği yedik ve sonra otel arayışımız başladı.

"Aa ben de Ağva'ya gideceğim Sezo. Nerede kaldınız, nasıldı, ne kadar ödediniz?" sorularının cevapları yarın burada olacak.


Hani Ağva'ya huzur bulmak, sakin sakin takılmak için gidilir ya, biz herhalde Ağva tarihinin en eğlenceli, en yaramaz tatilcileri olduk. İnanılmaz da çok eğlendik! Odamızda strip show yapan bir adam bile vardı! Hahah :)

Hiç yorum yok:

Pinterest'im

Instagram'ım