30 Eylül 2010

Bana bir koca lazım, o da bu gece lazım!


Bu bloga her gün bir şeyler yazardım, sadece keyfim yoksa pas geçerdim yazmayı. Bu aralar tam tersine, sürekli beğenip paylaşmak istediğim bir şeyler yakalamama ve her gün her gün yepyeni keşifler yapmama rağmen yazma fırsatım olmuyor. Daha Almanya- Polonya seyahati notlarıma bile sıra gelemedi. Sırf Aşk ile maceralarımızdan bile her gün birbirinden nefis yazılar çıkar zaten. Bir şeyler karalamaktan müthiş zevk alıyor olsam da, yazmaya zaman bulamayacak kadar dolu dolu günler geçiriyor olmayı da seviyorum. Uzun zamandan sonra ilk defa bugün evdeyim, adliyedeki işlerim bitince doğrudan eve geldim, aklımdaki sonsuza uzayan "yapmak istediklerim listesi"ni kağıda dökmek ve hayatımı planlamak için bir defter aldım, bu gece onu yazmaya niyetliyim.

Dün akşam iş çıkışında, daha önce "Üç yanlış bir doğruyu, üç yalnız bir büyüğü götürür." şeklinde tapılası bir cümle kurmuş olan Sino ve Aşk ile Akın Balık'ta rakı sofrasında keyiflendikten sonra, Aşk beni yine tam eve gidecekken kandırdı -ki ben de kanmaya dünden razıyım zaten- ve kendimizi Cozy'de bulduk. Cozy bu aralar en sık gittiğim mekanlardan biri, üstelik artık çarşambaları da canlı müzik varmış. Buz gibi beyaz şarabım elimde, Aşk ile kikirdeşe kikirdeşe şarkı falı bakarken (benim şarkım: "Hey tanrim bana üç tane, üç de yetmez beş tane beş de yetmez yedi tane ver ver ver ver ver Allah´im ver" ; Aşk'ın şarkısı "Bilmiyorum seninle sonumuz ne olacak,  belki bu aşk ölümsüz belki yarım kalacak." oldu. )Bir de friendfeed, twitter, blog yollarıyla tanıştığım Naz ile gerçekten de tanışmış olduk bu arada, nasıl güzel nasıl tatlı ikizlerdir onlar. :))

Ezgi'nin Günlüğü'nün kantosunu da bilmiyordum ben, bayıldım: "Ateşe baca lazım, kitaba hoca lazım, bana bir koca lazım, o da bu gece lazım." 

Bir de Hintlilerin direk dansını atlamayın derim ben :))


Hürriyet Video'larını izlemek için Flash 7 veya daha yüksek eklenti yüklenmeniz gerekmektedir. Yüklemek için tıklayınız!!!

Hiç yorum yok:

Pinterest'im

Instagram'ım