14 Eylül 2010

Sevgilim,

Su anda Polonya`da saat 00:30. Istanbul icin erken bir saat ama buradaki hayat duzenimde gecenin sonu... Bacardi Breezers Orange, Fanta gibi. Iciyorum iciyorum alkol tuketiyormus gibi hissetmiyorum ve sonra bir bakiyorum kafam guzel. Kafam guzellestikce endiseleniyorsun biliyorum; ama guvendeyim eve dondum. Ukraynali ev arkadasim ders calisiyor, ben de eski zamanlardaki gibi sana bu mektubu yaziyorum.

Eski zamanlardaki gibi... Cunku su anda hattimda senin beni arayabilecegin kadar bile kredim yok. Internet icin de Polonyali cocuklarin evine gitmem lazim. "Bir bira icin geldim" tarihte hicbir zaman "tek bir bira" olarak kalmamistir bilirsin bira ve votka cenneti olan bu ulkede zaten oyle bir ihtimal soz konusu bile olamiyor ve yarin sabahtan aksama kadar dersim var.

Benim herhangi bir yere alismam icin bir hafta yetiyor, bugun kendimi evimde gibi hissediyorum. Sabahtan aksama kadar ders dinlemeye - 5 senelik hukuk fakultesi egitimimin toplaminda bu kadar ders dinlememistim, abartmiyorum.- bile alistim. Bugun banyodan cikmis kafamda havlu, asagiya camasir asmaya inerken belki yuzmilyonuncu kez her yerde yasayabilecegimden emin oldum. Ilk geldigim gun "Amanin! Ben burada ne halt ettigimi saniyorum?" demis olsam da, simdi bir haftanin bitmis olmasi ve buradaki arkadaslarimdan ayrilma vaktimin yaklasmasi, 24 saatimi birlikte gecirdigim bu insanlarin bazilarini hayatimda bir daha asla gormeyecek olmam icimi burkuyor.




Her yeri bu kadar cok benimseyen biri olarak "ozleme" duygusuna cok asina oldugum soylenemez. Gelgelelim seni ozluyorum. Bizi ozluyorum.... Birlikte yaptigimiz her seyi... Hatta hicbir sey yapmayip sadece birlikte oldugumuz anlari... Garip bir duygu. Biliyorsun insan bazen hissettiklerinden korkar. Kaybetme ihtimalinin beynin bir kosesinde her seye ragmen asilik yapip kendini gostermesi yuzunden midir bu korku yoksa hissettiklerinin yogunlugundan mi urperir insan bilmiyorum.

Hayatim boyunca hep baska bir seyden korkmustum ben aslinda: Bir bekleyeni oldugu icin yapabileceklerini limitleyen bir kadin olmaktan. Gittigi yerde daha uzun sure kalabilecekken kosa kosa geri donen bir kadin olmaktan... Simdi ben o kadinim ve bunun ne kadar harika bir sey oldugunu yeni yeni kesfediyorum. Ozlemeyi kesfediyorum, vucudunun ve ruhunun her parcasiyla hissetmeyi kesfediyorum.

Bana tam su anda cok guzel bir mesaj attin. Iste bu kadar yogun hissediyoruz, aradaki binlerce kilometreye ragmen kelimeler olmadan ulasiyor onlar.

Ayrica bugun cok garip bir sey oldu. Kesinlikle hic kredim olmadigindan eminken, daha onceki mesajlarim ulasmazken bugun English Pub`ta bir anda seni o kadar cok opmek istedim ki, mesajin gitmeyecegini bile bile yazdim ve yolladim. Ve iletildi!! Mantikli bir aciklamasi yok. Bizim tanismamizin, "biz"e donusmemizin de mantikli bir aciklamasi olmadi zaten hic bir zaman. Butun bunlar o kadar dogal ve o kadar guzel ki...

Korkmakla mutlu olmanin aslinda iki zit kutup olmadigini, korkarken mutlu oldugumu, mutlu oldukca korktugumu biliyor musun? Tam romantik veya muzur dusuncelere dalmisken, beynimin sacma sapan cagrisimlar yaptigini ve seni ozledikce canimin lynchberg ve manti cektigini... :)) Peki ya bu gece aramizda bir saat fark, onlarca ulke, binlerce kilometre varken; ama hic bir mesafe olmadigini hissederek uyumanin ne kadar harika oldugunu?

Tatli ruyalar sevgilim..

3 yorum:

S.G. dedi ki...
Bu yorum yazar tarafından silindi.
Handan dedi ki...

http://handannkaleminden-handan.blogspot.com/2010/09/cagrduyurueylem-ne-dersen-de-yap.html

sezen, bekliyoruz

Sezsel by Sezgi dedi ki...

YUMYYY N eguzel bır post sevgılıye :)
Gittigi yerde daha uzun sure kalabilecekken kosa kosa geri donen bir kadin olmaktan..
beğendim bu cümleyi ve sonrasını...

Pinterest'im

Instagram'ım