24 Kasım 2010

seviyooor, sevmiyoor... -um! (vol:2)

"Lady Gaga görünüşlü Bergen'i aradık, onu da bulunca tamamlandık."diyen İstanbul Arabesque Project'i çok sevdim ben. Dolmuş / servis şöförlerinden de olsa kulağımızın az çok aşina olduğu arabesk şarkıları rock hatta azıcık blues soundlarıyla birleştirmişler, acayip eğlenceli bir müzik yapıyorlar. Ben ardarda çok fazla parça dinleyince baydım, ama arada tek atımlık iyi oluyor.Bu yazıyı okurken bir sekme daha açın, myspace profillerinden yaptıkları müziği dinleyin, Fazıl Say'ı hepbirlikte sinirlendirelim!  :))

" Arabesk dinleyene bakılıyor, at hırsızı gibi adam bu, onun dinlediğini dinlemem ben, deniyor. Ortadoğu'dan gelen namelere karşı bir tavır bu. Medeniyetsizliğin sesi gibi geliyor insanlara, halbuki değil. Placebo 'Without you i'm nothing' deyince oluyor da, Emrah 'Sensiz Nefes Alamam' deyince olmuyor." diyor gruptan Barboros İnİstanbul'un yaptığı söyleşide.

***
Yollarda o kadar çok zaman geçiriyorum ki, dergisiz evden dışarı adım atmıyorum. Daha önceleri bayıla bayıla okuduğum dergilerin içlerinin bomboş hale gelmesine üzülürken, son iki aydır Aşk sayesinde gerçekten dolu dolu, ironi dolu keyifli bir dil kullanan dergim var: XOXO.

Özellikle Metin Gürsoy diye bir adam var, son zamanlarda okuduğum en sıkı yazıları yazıyor. Gayet basit şeylerden bahsediyor, ama bambaşka yaklaşıyor. Daha doğrusu derginin genel tarzı bu. Bütün dergiler hala diyet programları ve sağlıklı yaşam tavsiyeleri vermeye devam ederken, XOXO bu ay "Hayatınızı Kaybetmenin 6 Şık Yolu"nu vermiş bize. Seviyorum!

"Siz de sabah, öğle, akşam Vogue Paris sayfalarını yiyip, midenize tokluk hissi vermek için pamuk yutanlardan mısınız?"


***

Smile ADSL'den nefret ettim. Hani eskiden Türk Telekom tekeldi, rakibi yoktu, ADSL bağlatana / iptal ettirene kadar her gün en az 100 kere "Ya sabır!" çekmek olağan bir durumdu. Rekabet var artık, bu kadar rezalet bir hizmetle Smile ADSL nereye varmayı hedefliyor bilemiyorum.

Taşınmadan önceki evimde Smile ADSL kullanıyordum. Yeni evime telefon bağlatmayı düşünmediğim için internetimi iptal ettirmek istedim. Amanın! Bir kere çok saçma bir sistem kullanıyorlar. Yetkiliyle görüşmeden önce telefon numaranı ve hizmet numaranı tuşluyorsun banka usulü, ama bankadan farklı olarak telefonu açan yetkili sana aynı şeyleri yeniden soruyor. Ve bana sürekli olarak iptal yerine tarife değişikliği formu yolladıkları için aboneliğimi iptal edemiyorum. Utanmadan fatura kesmeye devam ediyorlar! Üstelik müşteri şikayetlerinin iletilebileceği tek bir mercii bile yok.

***

Bayram bahanesiyle tamamen dinlenme ve yeme üzerine bir tatil yapmış olmayı da çok sevdim. Kebap, fındık lahmacun, küşleme, tahinli salata, pastırmalı humus, içli köfte, ciğer, çiğ köfte, sıkma, sarmısaklı köfte....

Üstelik  Aşk ve Sino bana süpriz yaparak Adana'ya geldiler ve hepbirlikte Antakya'ya gittik. Buralardaki keşiflerimden en kısa zamanda bahsedeceğim.






 ***
Sürekli bir şeylerden bahsedeceğim diyip diyip blog yazmaya bir türlü fırsat bulamamaktan da rahatsızım.  Kendime söz verdim en az iki günde bir buradayım. :)

***
Yepyeni bir lezzet keşfettim. Cevizli çikolata ile kaplı incir. Nerede satılır bilmiyorum. Ama otobüs veya arabayla bir yere giderken mola yerlerinde gözünüze ilişirse mutlaka alın!

Bir de yıllar önce eve giren tek besin maddesi olan daha sonra bir türlü bulamaz olduğum Leader Ramen ile Migros'ta karşılaştım. Nasıl mutlu oldum! Evde beş dakikada hazırlanabilecek, ekmek arası olmayan lezzetli bir şey yemek isteyenler için benim şimdiye kadar bulduğum en ideal çözüm:
Mutfak ile çok haşır neşir olmayanlar, markete gittiğinde ne iyi ne kötü bir türlü karar veremeyenler için de keşfettiğim yeni iyileri paylaşayım: Tahsildaroğlu beyaz peyniri mutlaka tadın! Superfresh mantı da mantı açamayacak tembeller için gayet leziz bir seçenek. Özellikle de belinde bir havlu ile bunu size hazırlayan bir Aşk da buldunuz mu, ohh tadından yenmez!

***

Geçen seferki seviyorum - sevmiyorum yazımda "ciddi" ve "sıkıcı" kavramlarını karıştıranlara uyuz olduğumdan bahsetmiştim. Bu tiplerin bir diğer yansıması da "keyifli" ile "basit"i karıştıranlar. Bakıyorlar orada bir kadın var, eğleniyor, geziyor tozuyor, hayatını yaşıyor, basıveriyor "boş" damgasını. Ya diğer yaptığım şeyleri görmezden geliyorlar, ya da bunları gördükleri için kuduruyorlar. Ama böyle bir yolla üzerimden prim yapıp ilgi çekmeye çalışanlardan iğreniyorum.

Haldun Hürel bir söyleşisinde "Gençler hep yorgun... Nedenini anlamadığım bir şekilde sürekli yorgun ve halsizler. Heyecan yok, merak yok, bilgiye saldıran enerjik bir kuşak yok malesef." demiş. Yorgum ve bıkkın olmadığım için, zamansızlık benim için de çok büyük bir sorun olmasına rağmen hala hayatın keyfini sürebildiğim için üzülecek halim yok ya! Narsist yanımı bile seviyorum.

***


Oldukça uzun zaman önce ortaya çıkmış olmasına rağmen hala dergilerde karşıma çıktıkça içimi kıpırdatan, gözümü alan Lounge FM reklamına bayılıyorum.

Şu anda bu satırları okuyan kişi seni de seviyorum!

3 yorum:

zeynep dedi ki...

burçtaşım :) seni sadece yazılarından tanısam da seni çok iyi anlıyorum,seni hiç anlamayacak yetersizler hep olacak,belki de sadece çok kıskançlardır :)hayatında içinden geldiği gibi yaşayan ender insanlardan birisin,o yüzden seni okumayı seviyorum...

cnspln dedi ki...

ben de seni seviyorum!

Adsız dedi ki...

Kimselere takma kafanı. Keşke herkes, hepimiz senin gibi yaşayabilse(ydi)k...

Zillosh ve Aşk'a:http://fizy.com/#s/17vmey

Pinterest'im

Instagram'ım