24 Aralık 2013

İzzet Keribar ile Kapalıçarşı, Mr. Feelgood ile Virginia Angus


Buraya ilk defa yolu düşmeyenlerin zaten hali hazırda bildiği üzere, yeni merakım fotoğraf çekmek.

Dün bir makalede "Fotoğraf çekmek, insanın aklını, gözünü ve yüreğini aynı hizaya getirmesidir. Bir yaşam tarzıdır." diye bir cümle okudum, sokak fotoğrafçılığının duayeni Bresson'un sözüymüş, çok hoşuma gitti.

Gerçekten bu uğraşı ile aklım, gözüm, yüreğim aynı hizaya gelir mi bilmiyorum, daha doğrusu sonunda nereye varacağım hakkında hiçbir fikrim yok; ama bu aralar fotoğraf konusuna fena halde sardığım kesin. Idefix'ten her siparişimde bir de fotoğraf kitabı alıyorum, iPad'imin dergiliği şimdiye kadar seyahat, yemek, kadın dergileri ile doluyken, artık fotoğraf dergilerini de yüklüyorum, mümkün olduğu kadar fotoğraf makinemi her yere taşıyorum...

Fotoğraf çekmenin bas-çek olmadığını zaten tahmin ediyordum; fakat sandığımdan daha derin sulara girdiğimi henüz fark ettim. Hafta içi günlerimden, ofiste geçen zamanlarımı, uyuduğum saatleri, yolda geçirdiğim süreleri çıkartınca zaten topu topu dört saatlik bir zaman dilimi kalıyor geriye. Bir düzene oturmuş blogumu, sevgilimle geçirdiğim zamanları, okumak istediğim kitapları, çalışmam gereken final sınavlarımı da hesaba katarsak, fotoğrafa arzuladığım kadar zaman ayıramayacağım kesin.

Yine de yavaş yavaş da olsa, yazarak ifade edemediklerimi, başka bir şekilde kaydetmek ve paylaşmak istiyorum.




Bu konuda attığım en temel adım Atölye Maçka'da İzzet Keribar ile fotoğraf atölyesine katılmak oldu. Dürüst olmak gerekirse, evime yakınlığı yüzünden tercihimi bu kurstan yana yapmıştım. Ne de güzel olmuş. İzzet Keribar gerçekten hem birlikte zaman geçirmesi gerçekten çok keyifli bir insan, hem de şevklendirici bir öğretmen.

En temel bilgileri verdikten sonra, bizi Kapalıçarşı'ya götürdü, pratik çalışmalarımız için.

















Yukarıdaki fotoğraflar, onunla birlikte yaptığımız Kapalıçarşı turunda çektiğim ve kendisinden başlangıç olarak teknik ve kompozisyon bakımından onay alan fotoğraflarım. Aşağıdakiler ise teknik ve kompozisyon açısından hatalı olanlar, ama benim yine de Kapalıçarşı'yı yansıttığı için paylaşmadan duramayacağım kareler.

Yazılarımda hep restoranlardan, barlardan, seyahatlerimden söz ediyorum. Bundan sonra zaman zaman, İstanbul'un tarihi ile de karşınızda olacağım. Tabii ki elimde fotoğraf makinem ve Hillary Sumner-Boyd ile John Freely'nin Strolling Trough İstanbul kitabımla.

Çok uzun zamandır İstanbul'da olağan hayatımı yaşarken yolumun düşmediği semtleri ve köşeleri keşfetmek vardı aklımda. Fotoğraf buna vesile olur, İstanbul'da yaşayanlara da aslında şehrin çok küçük bir kısmını bildiklerini hatırlatır diye umuyorum.






Kapalıçarşı için kitabım şöyle diyor: "Kapalıçarşı'da dolaşmak için tarife ihtiyaç yoktur, içinde kaybolmaktan, pek çok pazarlık ve alışverişten sonra tekrar yolunuzu bulmaktan zevk aldığınız bir labirenttir burası."





Kapalıçarşı, fetihten hemen sonra Fatih Sultan Mehmet tarafından kurulmuş, çıkan yangınlarla defalarca tahrip olmuş, yine de genel yapısı ve görüntüsü o günden bu güne çok fazla değişmemiş.



1880 yılında burada 4399 dükkan, 497 tezgah, 12 depo, 18 çeşme, 12 mescit, bir büyük cami, sıbyan mektebi ve türbe varmış. Bir nevi kendi başına bir şehir...




Kuyumcular Kapısı'nda tek başlı bir Bizans kartalı bulunduğu için, Kapalıçarşı'nın Bizans Yapısı olduğunu düşünenler de varmış. Diğer bir görüşe göreyse bu kartal "Kazanç dedikleri havaya uçar vahşi bir kuştur. Eğer bu kuşu nezaketle avlayabilirsen bu bedestende kar edebilirsin." anlamına gelmekteymiş.



Kıbrıs Savaşı döneminde orduya yardım amacıyla Kapalıçarşı esnaflarının kendi arasında savaş uçağı almak için para topladığı, o dönemde bir Rum esnafın bütün toplanan para kadar bağış yaptığı ve böylelikle uçağın alındığı gibi güzel bir rivayet de var, daha yakın dönemlere ilişkin.



Ekşi Sözlük'te Kapalıçarşı başlığı altındaki 37 sayfa entrynin yaklaşık 30 sayfasının aynı ismi taşıyan dizi ile ilgili yazılmış olmasından büyük bir hayal kırıklığı yaşamışken, bir tanesi beni benden aldı:  "Ticari hayatta ayrı bir karizması vardır. Kapalıçarşı'da yetişmek, bir tüccar ya da pazarlamacı için odtü'de okumak, Harvard'da master yapmak gibi bir şeydir."


Fotoğraf gezisi sona erince, Mr. Feelgood ile buluşmak için, milli piyangosu Nimet Abla'nın önündeki kuyruğa şok olarak (bir haftasonu etkinliği olarak planlayabilirsiniz, çünkü en az yarım gününüzü alır o sırayı beklemek) Mısır Çarşısı'nın yolunu tuttum.

İstikametimiz ne zamandır merak ettiğimiz Virginia Angus oldu. Söylentilere göre, burası İstanbul'daki bütün steakhouse'lara et tedarik eden yermiş. Tahtakale için şaşırtıcı bir müşteri kitlesi ve hatta kapısında isim listesine yazılınan bir kuyruğu var.


Biz tercihimizi hamburgerden yana yaptık. Bundan çok değil, beş sene öncesinde hamburger dendiğinde aklımıza Mc Donalds ve Burger King gelirdi, Arbys için aşerirdik, butik hamburgerciler piyasada yoktu. Dükkan Burger bir furya başlattı, sonra da inanılmaz kötü bir hamburgeri gereğinden fazla bir fiyata dayamaya başladı; ama neyse ki tam o sırada alternatifler imdadımıza yetişti.

Ben minik hamburgerden yana tercih yaptım, Mr. Feelgood Virginia Burger söyledi. Hamburgerler önümüzde geldiğinde, on dakikalık bir lezzete saygı sessizliği oldu. Poğaça gibi bir ekmeğin arasında, yeterince kalın, az pişmiş ve çok lezzetli bir et geliyor. Her hamburgeri patates kızartması ile servis ediyorlar. Hamburger severler mutlaka denemeli.

Hamburgerleri yedikten sonra, sağımızdaki solumuzdaki masaları incelemeye başladık. Tıka basa doymuş olmamıza rağmen, yemediğimiz her şeyde gözümüz kaldı.



Lezzetle ve keşifle kalın!

3 yorum:

Deniz Evin dedi ki...

Sezeenn okuduğun beğendiğin fotoğrfla ilgili kaynakları benimle de paylaşır mısın acaba, bende yeni bir makine aldım ve cidden bu konu derya deniz, ne kadar okusak o kadar iyi :)

zillosh dedi ki...

denizcimm,

daha okuyup bitirdiğim bir kitap olmadı, ama mutlaka paylaşacağım. şimdilik photoline türkiye diye bir derginin eski yeni sayılarını yükledim, faydalı bilgiler ve gaza getirici şeyler var :)

Adsız dedi ki...

Size seçtiğiniz herhangi bir ülkede, kişisel iş başlatmak için herhangi bir miktar kredi yeteneğine sahiptir, bu nedenle herhangi bir ülkeye seyahat için vize gerekirse, lütfen bu e-postayı başvurun: visaagency040@gmail.com ya da bir kredi ihtiyacınız varsa başlamak için finance_institute2015@outlook.com: kişisel şirket kadar lütfen bu e-postayı temas

Firmamız bu bilgi feryat uzmanlaşmış.
(1) denizaşırı seyahat için vize veriyoruz.
(2) Biz bireye% 2 faiz oranıyla kredi, kişisel iş başlatmak için vermek.
(3) kara mallarını sigorta.
(4) ev mallarını sigorta.
(5) oluşturmak ve aylık taksit ödeyerek bireysel ucuz miktarda dışarı satış.

Aylık taksit ödeyerek ev veya herhangi bir mülk satın almak isterseniz, firmamız en almak bir yeteneğine sahiptir
seçtiğiniz herhangi bir süre ve herhangi bir sorun olmadan seçtiğiniz herhangi bir ülke.

Pinterest'im

Instagram'ım