15 Ocak 2014

İnsanlar hayata ne kadar geniş bir perspektiften bakarlarsa yanılma ihtimalleri de o kadar geniş oluyor.*

"Anne ve baban olarak senin tüm kilitleri açmanı isteriz; ama önce sen denemelisin. Bütün bunlar için önünde günlerin ayların ve yılların var. Yaşadığım süre boyunca seni destekleyeceğim. İlk adım olarak: Hayatını etkileyecek her anahtar eline geçtiğinde önce derin bir soluk al, düşün. Ve unutma; her zaman hata yapabilirsin. Önemli olan deneye deneye de olsa doğruyu bulmaktır."


Yukarıdaki satırlar, güzel annemin 10.10.1998 tarihinde, yani 13. doğum günümde bana yazdığı mektuptan... O zamanlar büyük ihtimalle bana hiçbir anlam ifade etmeyen bu satırların, bugün benim için ne kadar anlamlı ve cesaretlendirici olduğunu tahmin edebilirsiniz.

Çocuklara "küçük çocuk, ne anlar?!" demeden bazı şeyleri vermenin sonraki yaşlar için çok önemli olduğunu düşünüyorum. 

Bir defasında bir şeyi yapıp yapamayacağım konusunda babamla kavga ettiğimizde, "Niçin bütün kararları sen veriyorsun? Bu benim hayatım!" diye isyan etmiştim. Sanıyorum orta okula gidiyordum. Kavganın üzerine kendimi odama kilitleyip yatıp uyumuş, sabah kapıma post-it ile yapıştırılmış bir cümle bulmuştum. "Ekonomik bağımsızlığı olmayanların, siyasi kararları alma hürriyetleri de olmaz." anlamına gelen bir cümleydi.

Sonraki yıllarda üniversite sınavlarına deliler gibi çalışmamda, ailemin benim öğretim giderlerimi ve cep harçlığımı sağlayabilecek maddi duruma sahip olmasına rağmen, öğrencilik dönemimde çalışıp para kazanmamda ve bugün koca değil, iş peşinde koşuyor olmamda, aradan o kadar zaman geçmiş olmasına rağmen hatırladığım bu cümlenin büyük etkisi olduğunu düşünüyorum. Hayatıma dair kararlarımı kendim almak istediğim süre boyunca, ekonomik yönden bağımsız olmam gerektiğini çok erken yaşta öğrenmiştim.


"Durup durup çocukluğunu düşünecek kadar yaşlanmadın, ne bu nostalji?" derseniz, sebep evimi düzenlemeye başlamış olmam.

Hiçbir şeyi saklamayan, hafızasına güvenen, kağıt parçalarına ve nesnelere önem vermeyen oldukça minimal yaşayan 'atıcı' insanlar vardır. Ben onların tam tersi olan 'biriktirici' insanlar kategorisindeyim

2004 yılından bu güne dört defa taşındığım için biriktirdiklerimde ciddi kayıplar oldu, artık blog yazdığım için hayata dair karalamalarımı kağıt olarak tutmuyorum ve burada bahsettiğim için konser ve sinema biletlerini saklamıyorum. Bunlar biriktirme huyumu normal bir seviyeye çekmeme yardımcı oluyor; yoksa zaten minicik evimde yatacak yer bile kalmayabilirdi bana :)

Yine de hala devasa bir hatıra hazinem var. Mesela yukarıdaki fotoğraftaki artık olmayan Ege Bank'ın kredi kartı, kasetli ses kayıt cihazı ve beş yaşındaki her tarafına çikolata bulaşmış fotoğrafım, dolap içlerini düzenlerken bulduğum parçalardan yalnızca bir kaçı.

Ayrıca geçmişe dönmenin, bugünkü kişiliğimiz hakkında büyük ipuçları verdiğini düşünmeye başladım. Mesela aşağıdaki fotoğrafta henüz okumayı bilmediğim bir yaştayım, dedemin kucağında otururken elimde oyuncak yok, Bergama'yı anlatan bir yazı var. Seyahate ve keşfetmeye düşkün olacağımın sinyallerini aslında daha o yıllarda vermişim.


Hazinemde benim için çok kıymetli daha pek çok şey buldum.

Mesela ne yazsa bayıla bayıla okuduğum Murathan Mungan'dan aldığım kağşamak kelimesinin anlamını anlatan kart ki böyle bir kartın varlığını bile hatırlamıyordum. 



Yukarıdaki ilkokul birinci sınıf karnem, aşağıdaki fotoğraflardakiler bana 'boşver'meyi öğreten hep bakımlı kalmış babaannem ve bana 'zilli' adını takan babamın 80ler versiyonu.




O kadar eski tarihli olmasa da, bundan beş yıl kadar önce Kanada'da yaşayan ilkokul arkadaşımdan 23. doğum günümde aldığım muhteşem doğum günü kartı beni çok keyiflendirdi.


Dışında "bazı kadınlar seksi görünmek için bacaklarını bacaklarının önüne atarak poz verir", içinde "otuz sene sonra aynı duruşu çişinizi tutmak için verirsiniz" yazıyor. Arkadaşımdan da nefis bir not var ayrıca: "Bundan 30 yıl sonra vereceğimiz pozların yine aynı olacağını biliyorum. Sebebi seksi görünmek veya çişimizi tutmaya çalışmak olabilir. Önemli olan nasıl göründüğümüz değil mi tatlım? :) Dünyanın çeşitli yerlerinde, nice bacak bacak üstüne ya da tek bacak havada pozlarımız olması dileğiyle..."

Ayrıca defterlerce günlük buldum, hepsini okumaya fırsatım olmadı tabii; ama bir kaç sayfası bile bana kahkahalar attırdı. Olaylara bugünkü bakışım ile o günlerdeki bakışım arasında farklılık olduğunu o defterler olmasa da tahmin edebilirdim elbette; ama o günkü Sezen'in beynine sızmak bambaşka bir deneyim oldu. Ne kadar şapşalmışım!

Hafızanıza güveniyorsanız olayları hatırlayabilirsiniz; ama muhtemelen geçmiş olayları nasıl algıladığınızı ve o gün neler hissettiğinizi düşünürken, bugünkü bakışınız, hatırladıklarınızı etkiler.

'Geçmiş geçmişte kalmıştır, yolumuza devam edelim, gelecek günlere bakalım'cı bir yaklaşımla geçmişi yok saymanın sakat bir düşünce yapısı olduğu fikrindeyim. Çünkü bugün yaptığımız güzel şeylerde de yanlışlarlarda da geçmişimizden izler taşıyoruz. Bu nedenle, hayatımızda ve kendimizde neleri değiştirmek istediğimizi tespit etmek için bile geçmişimize ihtiyacımız var.  

"Kendini tanımak, dıştan içe sessiz bir yolculuktur, anlatılması ve paylaşılması zor, bazen sadece kokusu alınabilir." - Engin Geçtan

Kokuyu daha güçlendirmek için minik notlar almayı, geçtiğiniz yolları işaretlemeyi deneyebilirsiniz. Kendinizi tanımak gibi zorlu misyonu yerine getirebilir misiniz / miyim bilmiyorum; ama en azından gelecekte bir gün bunları okuduğunuzda keyifli vakit geçireceğinizi garanti edebilirim.

Sevgiler,
Nostaljik Sezen




5 yorum:

Adsız dedi ki...

Sezen, yazılarını yıllardır okuyorum ve inanılmaz keyif alıyorum! Farkında olmak, hayata ilişik yaşamak, tat alarak nefes almak.. İşte diyorum bu! Ne de güzel hissettiriyorsun bunları yazılarında bize :)

pazariseverim dedi ki...

annenın notu beni dağıttı. harıka !

sebuş dedi ki...

çocuk büyütürken hassasiyetle yaklaşılması gereken bir konu; karşımızda büyük bir adam varmış gibi davranmak, onun bir birey olduğunu kabul etmek ve onları önemsediğimizi hissettirmek... bu gerçekten çok ama çok önemli, işte bu öngörüyle büyütülmüş bir sen! aileni tebrik ederim..
Eski resimler, eski anılar, fiş fatura kaset:)Senin gibilere ne denir? "kirli çıkı" haha sahiden kirli çıkısın,,
Dip not: babaneye bayıldım!
sevgiler,

zillosh dedi ki...

Sevgili Adsız,

Ahhh bittim bu yoruma... Ne mutlu ne mutlu bana. Ben de unutuyorum hayatın curcunasında, koşturmasında, ama sürekli kendime telkin ediyorum, hayatı unutma, anı kaçırma diye. Bu blogu yazmak bana bunu hatırlatıyor, ne kadar mutlu bana ki, bunu hissettirebilmeyi bazen başarıyorsam...

pazariseverim,

inan, o kadar unutmuşum ki, ben de çok duygulandım okurken. kendisine söyledim, kocaman olmuş olsam da, bunların devamını istediğimi...

sebuş,

hahah bayıldım... Kirli çıkı'dan sana öpücükler :)

Unknown dedi ki...

Eger bir is, okul, fatura, borç veya saglamlastirma kredi ihtiyacim var mi?
Neden daha detayli gitmek, Iletisim (BTLFI)
(bravo_terry_loanfirm@webadicta.org) veya (bravoterry99@yahoo.com)

Veya (+44-7024-049-763) araciligiyla sirket merkez ofisimizle irtibata
Facebook: https://www.facebook.com/bravo.terry.58

Pinterest'im

Instagram'ım