15 Şubat 2014

Ben giderken size biraz müzik bıraktım...

Siz bu satırları okurken, ben bir elimde fotoğraf makinem, diğerinde ya bira ya da çikolata ile Belçika sokaklarında dolanıyorum.

Hayatım, yaptıklarım, istediklerim, kararlarım hakkında sağlıklı ve realist düşünebilmem için hayatımdan uzaklaşmam gerekiyor. Çünkü İstanbul'dayken gerçekten durmuyorum, düşünmüyorum, hayal kurmuyorum. Ajandam da beynim de hiç boşalmıyor. Yapmak istediğim o kadar çok şey var ki, durduğum her an için suçluluk hissediyorum.


Geçenlerde bir akşam işten eve çok yorgun ve geç geldiğimde, Mr. Feelgood dağılmış halime bakıp, "Hadi bir duş al ve uzan biraz." dedi. Oysa ki aklımda önce pilatese gitmek, sonra da dilekçe yazmak vardı. Duş ve uzanmak ancak bunlardan sonra geliyordu. Gerçekten de önce pilatese gittim, sonra dilekçemi yazdım. Böyle bir tempoda yaşıyorum. Başka türlüsünü yapamıyorum; çünkü hem işimde iyi olmak, hem spor yapmak, hem fotoğraf çekmeyi öğrenmek, hem bu blogu düzenli olarak yazmak, hem düzenli bir evde yaşamak, hem bol bol kitap okuyup film izlemek, İstanbul'da yeni açılan bütün mekanları keşfetmek, konserlerden tiyatrolardan eksik kalmamak, hem de ışıl ışıl görünmek istiyorum. Tabii ki hepsi birden olmuyor. Ama ne kadar fazlasını yaparsam o kadar mutlu oluyorum.

Seyahat etmek hem çok sevdiğim bir şey, hem de gerçekten kendi hayatım hakkında düşünmem, yapmak istediklerimi sıralamam, planlar yapmam konusunda bana ihtiyacım olan zamanı sağlıyor. Uzun süre seyahate çıkmadığımda bocalıyorum, kendimi ve hayatımı planlayamamaya başlıyorum.

Bu satırları perşembe akşamı yazıyorum, blogger'in planlama özelliği ile yeni tanıştım. Çok pratik, çok güzel, yazamayacağım zamanlarda burayı atıl bırakmamam için inanılmaz işe yarayabilir. Yokluğumda dinlemeniz için, size playlistimi bırakıyorum, bu aralar en sevdiklerim:

3 yorum:

Adsız dedi ki...

Pilatese nereye gıdıyorsun acaba ? Tsekkurler

zillosh dedi ki...

Nişantaşında 6 pilates'e gidiyorum :)

Moonlight dedi ki...

Bu postu geç gördüm, ben de Türkiye'deyken sağlıklı düşünemiyorum, günlük hayatın koşuşturması istesem de izin vermiyor. Nitekim Susan Sontag'ın kitabından sonra bir nevi kaçıp Bern'e gittim. Sonuç şarj olup geri döndüm resmen:)

Pinterest'im

Instagram'ım